hacamat-tedvsi

iltişim

HACCAM ÖNDER 

0507 815 51 64

OCUKLARDA HACAMAT TEDAVİSİNİN FAYDALARI  

İranda kermenşah tıp fakültesinde 1 yaş üzeri 10 yaş altı 4 bin denek den 3 bin çocuğa hacamat yapılmış , diğer 1000 çocuğa hacamat yapılmamış ve aradaki fark şöyle gözlemlenmiştir;
1-Altına ıslatma problemleri olan çocuklarda %92 oranında başarı gözlemlenmiştir. Bunlardan %83 oranı tamamen altına ıslatmayı bırakmış, küçük bir oran ise çok az veya nadiren ıslatma huyu kalmıştır
2-Çocuklarda , yaşlarına göre daha olgun tavırlar sergiledikleri görülmüştür.
3-Çocuklarda ve ergenlerde konsantrasyonları artırıp, öğrenmeleri, zekâları ve hafızaları güçlendirmesi.
4-Daha güzel ve diri bir yüz, cilt ve saç kazandırır.
5- En önemlisi ailelerin sürekli şikayet ettiği huysuzluk diye tabir edilen sürekli mutsuz çocuklarda çok tesirlidir.
6-Ergenlikte cinsel yönden buluğa erme buhranını daha müteadil kılar ve sakin bir şekilde seyretmesini sağlar.
7-Hacamat yaptırdıktan sonra, hacamat yapılmayan çocuklara göre çok daha az soğuk algınlığına ve gribal enfeksiyon hastalıklarına yakalanıyor ve bağışıklık sistemleri güçleniyor. ( bu yetişkinler içinde geçerlidir.)
8- Hızlı büyüme, kısa boylu çocuklar boy ve kilo artışı hacamat yapılan çocuklarda daha olumlu farklar görülmektedir.
9- Huysuzluk, hareket bozuklukları, asabiyet, agresif ve ters hareketleri en aza inmektedir.
10- Kafadan ve kulak arkasından hacamat olan çocuklarda yaşıtlarına göre derse olan ilgileri ve öğrenme hızında çok fazla artış gözlemlenmiştir.
11-Yemeğe karşı iştahları artar.
10- Kardeşleri kıskanma veya oyuncakları paylaşmama gibi huysuzluklar tamamen kalktığı gözlemlenmiş, yaşlarına göre daha olgun tavırlar sergiledikleri görülmüştür…
11- Daha güzel ve mutlu bir yüz, cilt ve saç kazandırır.
12-Aklı, dikkati artırır.Ezberleyenin hafızasını kuvvetlendirir.
13-hacamat yaptıran kişiler zamanla iç dünyalarında kendileri ve yaradanla barışık, çevresi sosyal, arkadaşları tarafından aranan birisi haline gelir. bunun nedeni kaygı ve endişelerden arınmış herkes çevresine enerji ve huzur yayar. pozitif enerji de denilen dengeli, sukunet hali olur.
14-Hacamat yaptıranların analitik düşünme yetenekleri artar, hızlı ve doğru karar alma yetenekleri gelişir.
15-lenfatik (mikroplarlar savaşan lenf sistemi) ni harekete geçirir.
16-metobolizmayı düzenleyerek (hızlandırarak) bağışıklık sistemini güçlendirir. hacamat yaptıranlar daha az hastalıklara yakalanır, daha sağlıklı ve daha dinç görünüme sahip olurlar.
17-sağ ve sol beyin lobları daha etkin ve dengeli kullanılmaya başlanır.
hacamatın en fazla fayda gösteren ve tesir edeni çocuklara yapılanıdır.malezya endonezya gibi müslüman ülkelerde 45 günlük bebeklere dahi uygulandığı ve hacamat yapılan bebeklerde akıtılan 2-3 damla kan sonrası gece ağlama ve huysuzluk durumlarının kalktığını ve daha rahat uyuduklarını ,hastalıklardan kurtulduğunu belirten aileler çoktur. eskiden yeni doğan bebeğe kuyruk sokumdan hacamat yapılırdı. Hacamatla, doğumda oluşabilen beyin ödemlerini omurganın sıvı dola­şımına çekerek, beynin çalışmasına rahatlık sağlanırdı. Belki bu sebepten eski çocuklar, bugünkü çocuklara nazaran daha rahat uyurdu, uslu, saygılı ve akıllı olurlardı.
hacamat tek başına çocuklarda takriben 43 hastalığı kesin tedavi eder. (bu hastalıklardan bazılarının henüz kesin tedavisi bulunamamıştır). örneğin: sinüzit, alerji, iştahsızlık, gece altını ıslatma, boy kısalığı ve surattaki sivilceler gibi…
çocuklara ve ergenlere düzenli bir şekilde (ister hasta olsun ister olmasın) doğuştan gençliğe kadar hacamat yapılırsa kayda değer hiçbir ruhsal ve bedensel hastalığa yakalanmazlar. ömürlerinin sonuna kadar son derece sağlıklı ve dayanıklı bir şekilde yaşamak onlara güvence edilir. Sağlıklı çoçuklara takriben her altı ayda bir hasta çocuklara düzelinceye kadar hacamat yapılmalıdır.
imam caferi sadık (aleyhisselam) : “hacamat çocuklar için aynı ağacın koruyucusu gibidir.” diye buyurmuştur. onların sahip olduğu semavi ilimde göz önünde bulundurulursa; hacamatın gençler ve çocuklar üzerindeki ruhsal ve cismi açıdan ilerlemesi ve yükselmesinde yerinin ne kadar büyük olduğunu çok iyi anlarız.
bir hadis-i şerifde peygamber efendimiz(s.a.v) buyuruyorki; ‘sizin tedavi olmak için başvuracağınız en iyi çare sülük ve hacamattır’ (hadis-i şerif) (nesei)


Hacamatla ŞİFA Bulanların Öyküleri...
ÖNCELİKLE HACAMAT  Peygamber Efendimizin sav in sizin tedavi olmak için başvuracağınız en iyi tedavidir buyurduğu bir YÖNTEMDİR.
FayDAsı  sayılamayacak kadar çoktur.

Bizler Haccamlar olarak uzun yıllar tecrübemiz olmasına rağmen her HACAMAT olanda ayrı ayrı HAYIRLAR, FAYDALAR görmekteyiz…

Hacamat olan kişilerin hikayelerini sizlerle paylaşıyoruz,Onlarada bizlerle paylaştıkları için şükranlarımızı sunuyoruz.
“ Allah'a hamd olsun, her hacamat seansından sonra rahatladığımı ve dinlendiğimi hissediyorum. Bu tedavi Resulullah (s.a.v.)'ın bize uygun gördüğü ideal bir tedavi...”
“İki farklı terapistten hacamat olma fırsatım oldu. İlk seans, ikincisine kıyasla çok acısızdı. Kişisel gözlemim bu durum BELKİ, özellikle BELKİ diyorum, cilde uygulanan kesiklerin tipinden kaynaklanıyordur. Öncekini bel ağrısı için yaptırmıştım. İlk terapist muhtemelen UZUN ÇİZİKLER uyguladı. İkicisi ise küçük küçük çizikler!! Belki de kişiden kişieye farklılık gösteren vakum farklılığından da olabilir.”
“ Allah'a hacamatı bana hasip ettiği için şükrediyorum. Hayatımı tamamen değiştirdi ve şimdi sağlığım çok daha iyi. TEDAVİ OLUNUZ emrine itaat çok önemlidir -ancak bundan sonra hacamat sizde işe yarar. Hacamattan sonraki ilk birkaç gün rahat değildim. Hacamat tedavisi esnasında atılan çizikler iyileşirken yoğun şekilde kaşındı. Hacamat noktalarına çörekotu yağı sürmek çok iyi geldi ki bu Bethadine'den daha iyi bir çözüm. Bu benim 3 senelik deneyimlerimden öğrendiklerim. Elhamdulillah.”
“ Hacamat, kupanın sırtıma kapatılıp gezdirilmesiyle başladı. Bu biraz ızdırap vericiydi. Sonuna doğru durması gerektiğini söylemek istedim. Mısır'da hacamat olmuş olan oğlum bunun gerekli olmadığını söyledi. Kupa Terapisinin geri kalanı nispeten ağrısızdı.”
“ Çok az bir acı ve tazeleyen bir terapi. Rahatlatıcı ve günlerce harika hissetmenizi sağlıyor.”
“ Bölgesel olarak kaşınma hissi oluşuyor.”
“ Allah'ın şifası, şüphesiz ki insanlar üzerine olumsuz bir etki oluşturmaz. Kişisel olarak ben bir yıldır hacamat hakkında eğitim alıyorum ve ne ben, ne de herhangi bir hastam hacamattan şikayet etmediler. Hacamat tedavisini uygulayan bizleriz ancak Şifa'yı veren Allah'tır.”
“Bir tedavi olarak basit görünebilir. Hiçbir ilaç kullanılmıyorsunuz. İyileşme hemen gerçekleşiyor ve sonuçlara şahitlik ediyorsunuz. Örneğin yüksek tansiyonunuz varsa – görme kaybı da oluyorsa, doktor normal olarak size aspirin, heparin veya warfarin gibi kan sulandırıcı türden bir sentetik ilaçv verecektir. Ancak baştan ve boyna yakın yerlerden yapılacak bir ıslak kupa terapisi yapmak yeterli oluyor. Görmek inanmaktır. Sonuçlar aşikar. Bu benim kardeşime oldu. Eğer zamanım ve yer yeterli olsaydı daha fazlasını da yazardım.” A. K. Muhammed
“Hacamat çiziklerinin acısı bir sinek ısırığınınki kadar. Ayrıca çiziklerin derinliğine göre de değişebiliyor. Tecrübeli bir hacamat terapisti ağrıyı yönetebilir ve azaltabilir. Jilet kesinlikle çok keskin olmalı, böylelikle en az el baskısıyla epiderm (üst deri) tabakasında bir çizik açılabilir. Ben 22 numara bistüri kullanıyorum. Şekil olarak da hacamat terapistinnin çiziklerin derinliğini ayarlamaya olanak vermesi bakımından da en uygununun bu olduğunu düşünüyorum.”
“NHNF kliniğinde ve geleneksel olarak yapan kişilerden öğrendiğim ile bana öğreten arkadaşım arasında çok az bir fark var. Arkadaşımın öğrettiği daha rahat ve ağrısız bir yöntem.”


OSMANLI Dönemindede HACAMAT Tedavisinin Uygulandıgını BİLİYORMUYDUNUZ?

 osmanlı hekimleri hacamatın tıbbi tekniğini daha da ileri götüren hekimlerdir. osmanlı'da hacamat belirli tıbbi standartlara göre yapılıyordu. hekimler ve cerrahlar tarafından yapıldığı gibi bu kişilerden öğrenen halk da uyguluyordu. ayrıca hacamat, osmanlı sarayının vazgeçilmez tedavi yöntemlerinden biriydi." hacamat tedavisi osmanlı tıbbında çok uygulanan ve tıp kitaplarında yer alan “osmanlı tıbbında tedavi; bedende biriken ve atılmazsa hastalık yapan zararlı maddelerin uzaklaştırılması esasına göre temellendirilmiştir  hacamatın yani kan aldırmanın insan sağlığına birçok katkıda bulunduğu tıbbî bir gerçeğe dayanır. hacamat için yüzyıllardır kullanılan 'hacamat zembereği' bu katkılardan sadece biri. örneğin amasya  şifahanesi baştabibi, 15. yüzyıl fatih döneminin meşhur osmanlı hekimlerinden şerafettin sabuncuoğlu pnömotoraks (akciğer sönmesi) tedavisinde hacamatın kullanımı anlattığı tıp metinlerinde kullanım şeklini bildirmektedir çağdaş üniversite kütüphanelerinde de yerini almıştır
osmanlı ecdatımızda bu sünneti berberlerde yapmakda idi tarihte çıbanlardan kanı ve irini çıkartmak veya zehirlenmiş alanlardan kanın uzaklaştırılması için de kullanılmıştır. yunan hekimleri ve en son büyük geleneksel tıp yaklaşımı olan osmanlı hekimleri birçok klinik araştırma sonucu kaydetmiştir
hacamat, islam ülkelerinde yaygın olmasının yanısıra, almanya, avustralya, kanada, malezya , arap ve çin gibi ülkelerde de kullanılan alternatif tıpta büyük bir öneme sahip. alternatif tıpta geniş bir yere sahip olan ve binlerce yıldır bir tedavi yöntemi olarak kullanılan ‘hacamat’ hastalara şifa dağıtıyor.
yabancı ülkelerde kullanılmasına ve bilim adamları tarafından da hacamatın şifa özelliği taşıdığı ispatlanmasına rağmen, ülkemizde yasak olması ise akıllarda soru işaretleri bırakıyor. sağlık bakanlığı tarafından bunun için uygun zeminlerin oluşturulması bekleniyor.
osmanlı imparatorluğu’nda iki şifa yolu vardı. birincisi allah’a tevekkül ile; ikincisi de ilaçlar ile. sonra osmanlı imparatorluğu yıkıldıktan sonra bütün düşünceler değişti. allah’a tevekkül ne demektir? benim ateşim yükseldi, ben biliyorum ki bu benim için yükseldi. kulak akıntıları gibi akıntılar biliyorum ki bana faydalı olduğu için oluştu. allah’tan zararlı bir şey gelmez. tevekkül yolu, müthiş bir yol. tevekkül ile sadece şifa değil, ilim de geliyor.
hacamat, daha çok manevi bir tedavidir. günümüzde gıda vasfını yitirmiş sentetik / gdo'lu ürünler, katkı maddeleri ve kimyasal ilaçlar kullanan kişiler hem maddi, hem manevi hastalıkları kendi elleriyle kazanmaktadır. insan ruh sağlığı için en büyük tehlikeyi oluşturan sentetik kokular ise beyin ve davranışlar üzerinde kontrol sahibidir. bu, toplu şekilde yapılan bir büyü gibidir. büyüye karşı da peygamber efendimizin (s.a.v.) tercih ettiği tedavi hacamattır
hipokrat’tan günümüze osmanlı, islam ve çin tıbbında yer etmiş olan kupa terapisi bilimsel bir ortamda tartışmaya açıldı. finlandiya, kore, hindistan, mısır, ingiltere, isviçre, almanya ve amerika gibi birçok ülkeden bilim insanları haliç kongre merkezi’nde düzenlenen “kanıta dayalı geleneksel tıp, ıı. uluslararası kupa terapisi sempozyumu için bir araya geldi. başbakan recep tayyip erdoğan’ın eşi emine erdoğan, dışişleri bakanı ahmet davutoğlu’nun eşi dr. sare davutoğlu da istanbul doğal sağlık enstitüsü’nün, british cupping society işbirliği ile düzenlediği sempozyumun konuşmacıları arasında.

Kur’ân-ı Kerim, her biri batılı İlim adamları tarafından araştırma konusu yapılan tıp, astronomi, jeoloji, botanik gibi çeşitli bilim dallarına temel teşkil edecek bilgiler veriyor(1), Özellikle insan sağlığını ilgilendiren tıbbî konular önemli bir yer tutuyor(2). Aynı şekilde Peygamberimiz (sav)’in de sağlıkla ilgili pek çok hadis-i şerifleri var. İşte tıbb-ı Nebevi bunlardan oluşuyor.
Aslında biz müslümanlar, Hz. Muhammed (sav)’i tabîb-i kulûb, yani inançsızlıktan ruhları ve dünyaları kararmış insanlara hayat bahşeden, gönül aydınlığı ve ebedî kurtuluş getiren “kalblerin tabibi” olarak tanırız.
Hz. Peygamber (sav)’in tıbba dair hadisleri tabib gözü ile ele alınırsa bir bölümünün genel tıp konularına, fakat pek çoğunun koruyucu hekimliğe, bir kısmının da tedavi edici hekimliğe ait ilaç tariflerinden ibaret olduğu görülür. Bunlar tıbbî tavsiye, öğüt ve reçeteler de olarak özetlenebilir. Bu hadisler bugünkü tıbbi telakkilerimize uygunluk göstermesinden başka, Arap yarımadasındaki tıbbi uygulamaları düzeltmek ve tababete ilmi bir hüviyet kazandırmak gibi önemli bir rol oynamış ve ortaçağa hakim olan bir İslâm tababetinin doğmasına sebep olmuştur(3). Gerçekten o devirde Araplar tababet konusunda çeşitli yanlış telakki ve uygulamalara sahip bulunuyorlardı. Bu konuda şu örnekler verilebilir(4,5):
Araplar beraberlerinde bir tavşan kemiği taşıdıkları takdirde hastalıklardan korunacaklarına inanırlar; yılan sokmuş bir kimseyi yılanın zehiri vücutta yayılmasın diye uyutmaz, üstüne başına ziller takarlardı. Korkmuş bir kadının yüreğinin soğuduğuna inanarak sıcak su içirirlerdi. Çocukların çürük dişlerini güneşe doğru attıkları takdirde yeni dişlerin muntazam çıkacağına inanırlar, şaşılığı değirmen taşına baktırarak tedavi ederler, yaraları kızgın demirle dağlar, vebadan korunmak için merkep gibi anırırlar, hastaları kâhinlere götürür, sihir yapar, tapınaklara kurban keser, böylece hastaların içine girmiş şeytanların çıkacağına inanırlardı. Hz. Peygamber (sav) yukarıda zikredilen batıl ve ilmî değeri olmayan bu uygulamaları kaldırmış, tababete yeni bir anlayış getirmiştir. Şöyle ki, tabib olmayanların hasta tedavi ettikleri takdirde verdikleri zararın ödetilmesi, tabiblerin alacağı ücretin meşru olduğu, bulaşıcı hastalıklara karşı korunma, salgının bulunduğu yere girmemek ve bu yerde bulunuyorsa dışarı çıkmamak (karantina), vücut temizliği, yiyeceklerin ve çevre temizliğine önem vermek, yiyecek ve içeceklerde itidali muhafaza etmek, hastalanınca tedavi olmak ve tedaviye inançla bağlanmak, hastalıklarda çeşitli tedavi usulleri tarif ederek bir ilaç telakkisi oluşturmak, haram nesnelerle tedavi yapılmaması gibi tavsiyeler yanında, hastalık anında hazık (mütehassıs) hekime müracaat etmek, cahil tabiblerden uzak durmak gibi çok önemli konulara temas buyurmuşlardır. Bu konuda pek çok örnekler verilebilir (3,4,5,6,11).
1) “Kim bilgisi olmadığı halde hekimlik yapmaya kalkışırsa, sebeb olacağı zararı öder.” (Ebu Davud, Diyat 23; Nesai, Kasame 41; İbni Mace, Tıb 16).
2) Sad İbn Vakkas hastalanmış Hz. Peygamber (sas) ziyaretine gitmiş. Sad’ı evinde hasta yatar görünce Haris bin Kelde’yi çağırın, O iyi bir hekimdir, sizi tedavi etsin” buyurmuştur. (Ebu Davud, Tıb 12).
3)”Allah derdi de çareyi de verdiği gibi her dert için bir ilaç yaratmıştır. Bu sebeble tedaviye devam ediniz. Fakat haramla tedavi etmeyiniz.” (Ebu Davud, Tıb 11).
4) “Allah şifanızı sarhoşluk veren şeylerde yaratmamıştır.” (Buhari, Eşribe 15).
5) “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” (Buhari, Rikak 1; Tirmizi, Zühd 1; İbn Mace, Zühd 15)
6) “Lanetlenmiş iki şeyden sakının:
– Ya Rasulallah o iki şey nedir?” dediler. Peygamber Efendimiz (sas):
-”İnsanların gelip geçtiği yola ve gölgelendiği yere abdest bozmaktır.” buyurdu. (Müslim, Taharet 68; Ebu Davud, Taharet 15; Ahmet bin Hanbel, Müsned 2/372).
7) “Sizden biriniz durgun suya bevl etmesin.” (Buhari, Vudu 68; Müslim, Taharet 94; 96; Ebu Davud, Taharet 36).
8) “Hastayı üç gün geçmeden yoklamayınız.” (Ramuz’el-Ehadis 2/489).
9) “Bir yerde veba olduğunu işitirseniz oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde veba vukua gelirse oradan ayrılmayınız.” (Buhari, Tıb 30; Müslim, Selam 92, 93, 94, 98, 100)
10) Cüzzamlıdan aslandan kaçar gibi kaçınız.” (Buhari, Merda 19; A. Bin Hanbel, Müsned, 2/443).
11) “Cüzzamlıyla aranızda bir mızrak boyu mesafe olduğu halde konuşunuz.” (Ramuz el-Ehadis 2/471).
12) “Köpek bir kabı yalarsa onu yedi defa yıkayın. O yedinin birinde toprakla temizleyin.” (Buhari, Vudu 33; Davud, Taharet 37; Tirmizi, Taharet 68)
13)”Size ne oluyor ki, dişleriniz sararmış olduğu halde yanıma geliyorsunuz. Misvak kullanınız.” (A. b. Hanbel, Müsned 1/214).
14) “Misvak hakkında tavsiyelerimi size çok tekrarladım.” (Buhari, cuma 8; Nesai, Taharet 5; A.b. Hanbel, Müsned 3/143; Darimi, Vudu 18)
15) “Allah temizdir, temizi sever. Etrafınızı temizleyiniz.” (Tirmizi, Edeb 41).
16) “Temizlik imanın yarısıdır.” (Müslim, Taharet, 1; Tirmizi, Daavat 86; A.b. Hanbel Müsned 4/260, 5/342, 343, 344, 363, 370, 372; Darimi, vudu 2).
17) “Her müslümanın yedi günde bir yıkanması Allah’ın onun üzerinde hakkıdır.” (Müslim, Cuma 9).
18) “Yiyecek ve içeceklerinizin kaplarının ağzını açık bırakmayınız.” (Müslim, Eşribe 96, 98; Ebu Davud, Eşribe 22; Tirmizi Et’ime 15).
19) “Efendimizin en çok sevdiği elbise hiberadır.” (Hibera Yemende yapılan yeşil, pamuklu bir hırkadır) (A.b. Hanbel, Müsned 3/292; Değişik bir lafızla Ebu Davud, Libas 12).
20) “İçkide şifa yoktur.” (Darimi, Eşribe 6).
21) “Sarhoşluk veren her içki haramdır.” (Buhari, Edeb 80; Müslim Eşribe 73, 75; Ebu Davud Eşribe 5).
22) “İçkiden sakının. Zira o her kötülüğün anahtarıdır.” (Hakim, Müstedrek; Beyhaki, Şiabül-İman; Ramuz el-ehadis, 1/212).
23) “Kadınlaşan erkeklere, erkekleşen kadınlara Allah lanet eder.” (Feyzül Kadir 5/271).
24) “Size denk olan kadınlarla evleniniz.” (İbn Mace, Nikah 47).
25) “Ey gençler topluluğu, evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü gözü korur… Evlenmeye gücü yetmeyen oruç tutsun.” (Buhari, Nikah 3,60).
26) “Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız” (Feyzül Kadir 4/212).
27) “İnsanlar madenler gibidir. Eğer dinde anlayışını derinleştirebilirse cahiliyede hayırlı olan İslam’da da hayırlıdır.” (Buhari, Enbiya 19).
28) “Budala (dini diyaneti iyi olmayan) kadınlara çocuklarınızı emzirtmeyiniz. Zira tesir eder.” (Kenzül-İrfan).
29) “Seyahate çıkınız, sıhhat bulursunuz.” (Taberanî)
30) “Beş şey fıtrattandır: Bıyıkları kesmek, kasık kıllarını tıraş etmek, koltuk altı kıllarını yolmak, tırnakları kesmek ve sünnet olmak.” (Buhari, Libas 63, 64; Müslim, Taharet 49, 50).

Şimdiye kadar zikredilen hadis-i şerifler genel tababet ve koruyucu hekimliğe dair seçtiklerimizdir. Biraz da tedavi konusunda örnekler verelim.
Hz. Peygamber (sas) kendisine müracaat eden kimselere ya bir ilaç tavsiye eder ya da hekime gönderirdi.
1) “İsmid (sürme taşı) çekin. O gözü açar ve kirpikleri besler.” (Tirmizi Libas 23; Ahmet bin Hanbel, Müsned 3/476).
2) “Gözü ağrıyan birisine Hz. Peygamber Efendimiz (sas) “Sabur ile tedavi et” buyurdu.” (Müslim, Hac 89, 90).
3) Çörek otu ölümden başka her derde devadır. (Buhari, Tıb 7).
4) Şifa üç şeydedir: Bal şerbeti içmek, hacamat vurmak, dağlamak. {Dağlama daha sonra men edilmiştir.) (Buhari, Tıb 3; Ahmed bin Hanbel, Müsned 1/246).
5) “Ud-u hindi (kustu hindi) kullanmaya devam ediniz. Onda yedi türlü şifa vardır. Uzre, (bademcik iltihabında) boğaza üflenir. Zatülcenbde hastaya içirilir.” {Buhari, Tıb 10; Müslim, Selam 86,87; İbn Mace, Tıb 12, 17).
6) “Umeys’in kızı Esma müshil olarak şubrun kullanıyordu. Hz. Peygamber Efendimiz (sas) keskin ve ağırdır buyurdu. Sonra Esma sena otu kullandı.” (Tirmizi, Tıb 30)
7) “Peygamber Efendimiz (sas) baş ağrısından şikâyet eden bir kimseye kan aldırmasını tavsiye etti.” (Müslim, Selam 71).
8) “Resulullah (sav)’in kanının durdurulması şu şekilde yapıldı. Hz. Ali kalkanın içinde su getirdi. Hz. Fatıma O’nun kanını yıkadı, sonra bir hasır yakıldı. Ve onun külü ile yara kapatıldı. (Buhari, Vudu 72; Tirmizi, Tıb 34, İbn Mace, Tıb 15; Ahmet bin Hanbel, Müsned 5/330, 334).
9) “Hz. Peygamber ateşli bir kadının su ile serinletilmesini tavsiye etti.” (Müslim, Selam 82).
10) Hz. Peygamber (sas) dövme (tatuağe) yaptırmayı yasaklamıştır.” (Buhari Tıb 26, Libas 86; Ebu Davud Libas 8).
11) “Peygamber Efendimiz (sas) kesilmiş burnun tamiri mülahazasıyla altından burun yapılmasına müsaade etmiştir.” {Tirmizi, Libas 31).
Hz. Peygamber (sas)’in tıp ile ilgili hadisleri ta başlangıçtan itibaren dikkati çekmiş, muhaddisler tarafından meşhur altı hadis kitabı (kütub-i sitte)’nın müellifleri, eserleri arasında tıbb-ı Nebevî’ye müstakil bir kitap veya bölüm ayırmışlardır. Buhari kitabu’t-tıb ve kitabu’l-merda, başlığı altında iki bölüm, Ebu Davud kitabu’t-tıb diye bir bölüm, Tirmizi cami olarak adlandırılan eserinde tıp bölümüne yer vermiştir. Keza İbni Mace, Müslim, Nesei, Ahmet Bin Hanbel, İmam Malik eserlerinde tıpla ilgili hadislere yer vermişlerdir. Daha sonra müstakil olarak tıbb-ı Nebevî adını taşıyan eserler yazılmıştır. İlk Tıbb-ı Nebevi H. 120. yılında yaşamış Abdül-Melik B. Habib tarafından yazılmıştır. (7)
Brokelman ve Katip Çelebi 10′dan fazla Arapça Tıbb-ı Nebevi olduğundan bahsederler. Bundan başka Farsça, Urduca ve Türkçe Tıbb-ı Nebeviler mevcuttur. İstanbul kütüphanelerinde 20′nin üstünde Türkçe Tıbb-ı Nebevi’nin bulunduğunu tesbit ettik.(3). Osmanlı döneminde son yazılan Tıbbı Nebevî Dr. Hüseyin Remzi Bey (1896)’e aittir.(12). Cumhuriyet döneminde bu konuda Mahmut Denizkuşları tarafından Bursa İslâm Enstitüsü’nde bir doktora tezi yapılmıştır.(9) Yakın zamanlara kadar İslâm ülkelerinde Tıbb-ı Nebevi kitapları bir sağlık el kitabı olarak elden ele dolaşmıştır.
Bugün Hz. Peygamber (sas)’in tıbbî hadisleri yukarıda ifade edildiği gibi tıbbî telakkilerimize uygunluk göstermektedir. Bu hadisler, tıp sahasındaki bugünkü gelişmelerden asırlar önce ifade buyrulduğu için, bir tıbbî hikmet, hatta tıbbî mucize telakki edilmelidir. Bundan böyle tıbb-ı Nebevî çalışmaları hadis âlimleri ile birlikte konu ile ilgili ihtisas dalından hekimler tarafından müştereken yapılmalıdır.(13)
Prof. Dr. Asaf Ataseven
KAYNAKLAR
1. Bucaille, M.: La bible, le coran et la Science (çev. Yıldırım, S.) Silm Matbaası İzmir, 1981.
2. Opitz, K.: Kur’ân’da tababet (çev. Uzluk. F.N.) Ankara Ü.Tıp Fakültesi yayınları No: 240, A.Ü. Basımevi, 1971.
3. Ataseven, A.: Kırk tıbbı hadis Tıbb-ı Nebevi” (hazırlanıyor)
4. Corci Zeydan: İslâm Medeniyeti tarihi (terc. Megamiz, Z.) Cilt III. İstanbul sh. 35, 1876.
5. Tahirül-Mevlevi: Müslümanlığın medeniyete hizmetleri (sadeleştiren Sert, A.) cilt I. İstanbul sh. 57, 1974.
6. Sarı (Akdeniz. N.: Tıbb-ı Nebevi, Yeni Symposium. 19:65, Nisan 1981.
7. Küçük, R.; Tıbbı Nebevi literatürü üzerine bir deneme. İlim ve Sanat sayı 3. Eylül-Ekim 1985.
8. Ataseven A.: Tıbbı Nebevi’den bahisler, bulaşıcı hastalıklar. İslâm Mec. cilt 1 sayı 1sh, 52 Temmuz 1984.
9. Denizkuşları, M.: Peygamberimiz ve Tıp Doğuş matbaası. İst. 1981.
10. Ataseven. A.: Sünnet “Hitan” Hekimler Birliği Vakfı Kandil Matbaası Ankara, 1985.
11. Aşçıoğlu, Ö.: Tıbb-ı Nebevi’de Dermatoloji. Gevher Nesibe Bilim haftası ve tıp günleri, sh. 518, 1982.
12. Dr. Hüseyin Remzi: Tıbb-ı Nebevi (Osmanlıca) İstanbul, 1324/1906.
13. Ataseven, A.: Tıbb-ı Nebevi (Dr. A. Ata)


Hz. Peygamber (sas) tarafından da tavsiye edilen ‘kupa terapisi’ne (hacamat) iade-i itibar yapılıyor. İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumu’nda dünyanın 10 ülkesinde tedaviyi uygulayan uzman doktorlar bildiri sundu.
Barihuda Tanrıkorur sanat tarihi doçenti. 65 yaşında. Çin asıllı, İslamiyeti sonradan seçmiş bir Amerikalı. İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) yıllardır yazarlık yapıyor. Gönül verdiği Mevlevi felsefesiyle doğal beslenmeyi, sağlıklı yaşamayı düstur edinmiş. Fakat geçen sene kendisine menisküs teşhisi konur. Namazda secdeye gitmekte zorlanacak kadar dizleri deforme olur. İbadete düşkün Barihuda Hanım, umreye gitmeye karar verir. Mescid-i Nebevi’de daha çok ibadet edebilmek, daha iyi bir kul olmak için Allah’tan (cc) şifa dilenir, bir yol göstermesini ister. O esnada gözyaşlarıyla başını kaldırdığında Cennet-ül Baki’nin yanındaki hastanenin üzerinde asılı afişi görür. Büyük harflerle ‘Hacamat’ yazıyordur. Bunun bir işaret olduğunu düşünüp, İstanbul’a döner dönmez İslam literatürüne göre hacamatçı, dünyada bilinen adıyla kupa terapisti aramaya koyulur. Alternatif tıbbın Türkiye’deki duayen isimlerinden Doktor Aydın Salih’le tanışır. Sonrası çorap söküğü gibi gelir. Yedi kez kupa terapisi yaptırır. Ardından, toksinlerden arınmak için açlık ve kür uygular. Son olarak sülük tedavisi görür. Bu esnada kilo vererek 42 bedenden 36’ya düşer. Aynı zamanda sağlığına kavuşur. İlk karşılaştığımızda uzun pembe elbisesiyle gencecik duran Barihuda Hanım’ın görüntüsünün hikmeti de böylece ortaya çıkar.
Bu hikâye, kupa terapisiyle hayatı değişenlerden birine ait. Hz. Peygamber’in (s.a.s) sünneti kupa terapisi (hacamat) tarihin tozlu sayfalarına bırakılmış gözükse de şimdilerde dünya tıp çevrelerinin ilgi odağı. Geçen hafta sonu İstanbul’da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun eşi Dr. Sare Davutoğlu’nun katılımıyla dünyada ilki gerçekleştirilen Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumu bunun bir kanıtı sayılabilir. Kupa terapisinin tarihi milattan önce 3. yüzyıla dayanıyor ve 5 bin senedir dünya genelinde uygulanıyor. Tedaviyle ilgili ilk yazılı kaynak Çin ve Japonya arasındaki savaşı bitiren alternatif tıbbın babası Sarı İmparator’un kitabı. Bugün Japonya, Kore, Hindistan, İran, tüm Arap coğrafyası gelenekten bugüne taşıdıkları kupa terapisini Batılı kültürler, Mısır’dan eski Yunan medeniyetine ve Romalılara uzanan çizgide Ortaçağ’da keşfeder. 20. yüzyılın ortalarında keşfedilen antik Mısır yazıtlarından Eder Papirüsleri’nde terapinin nasıl uygulandığı dahi anlatılır. Modern tıbbın atası Hipokrat ve ondan 100 yıl sonra gelen öğrencisi Galen de bu tedavi yönteminin savunucularından. 18 ve 19. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Batı dünyasında yaygın hâle gelir. Hatta İngiliz halkı ilkbahar ve sonbahar aylarında hastanelerde kupa terapisi yaptırma alışkanlığı kazanır. 20. yüzyıl başlarında kademeli olarak ortadan kaybolur ve nadir görünür hâle gelir. Günümüzde ise en çok kullanan Çinliler. Öyle ki sokaklarda plastik kupalarla kendine terapi uygulayan vatandaşlara rastlayabilirsiniz.
Bugün pek çok insan hastalıklarına çareyi aromaterapi, refleksoloji, çiropatik, osteopati, masaj veya akapunktur gibi giderek popüler hâle gelen tamamlayıcı yöntemlerde arıyor. Örneğin İngiltere’de her üç kişiden biri, Amerikan toplumunun yüzde 35’i bu tip tedavileri tercih ediyor. Hatta şimdilerde ABD’deki tıp fakültelerinin çoğunda tamamlayıcı tıbbın parçası olarak kupa terapisi eğitimi veriliyor. Hatta modern tıbbın dünyadaki en saygın iki merkezinde Harvard Tıp Fakültesi ve John Hopkins Tıp Merkezi’nde terapi  uygulanıyor. Türkiye’de ise uygulamayla ilgili herhangi bir yasal düzenleme bulunmuyor. Fakat, The British Cupping Society, İstanbul Doğal Sağlık Enstitüsü (NHI) ve Sade Hayat Derneği’nin organize ettiği Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumu bu tedaviyi görünür kılmak ve yasallaştırmak için iyi bir başlangıç olacak gibi.
Bunun yanında kupa terapisinin Müslümanlar için ayrı bir yeri var. İslam tıbbında özellikle Miraç hadisesine kadar sahabeler eski tıp usüllerini terketmişti. Ta ki Miraçta Hz. Muhammed’e (s.a.s) her melek topluluğunun, zehirlenme ve büyü vakalarında kupa terapisini tavsiye etmesine kadar. Peygamber Efendimiz (s.a.s) Hadis-i Şerif’de “Mirac’dan inerken hangi melek cemaatine rastlasam, ‘Ey Muhammed! Ümmetine hacamat olmalarını emret!’ dediler.” buyurur. Hz. Peygamber, Hayber’de koyun buduyla zehirlendiği zaman, Hz. Cebrail (a.s.) ona hemen kafasının arkasından hacamat yaptırmasını söyler. Hz. Peygamber ayrıca, “Hacamat her hastalığa faydalıdır, uyanık olun hacamat olun.” diyerek bu tedavinin önemine vurgu yapar. İslam dini yüzyıllar öncesinden kupa terapisini ve nasıl yapılacağına dair bilgileri bugüne taşımış. Hadislerde kupa terapisinin C-7 diye adlandırılan omiriliğin baş hizasındaki tümsek bölgesinden ve iki kürek kemiğinin altından yapılması tavsiye ediliyor. Çünkü bu noktalar, kılcal damar akışının yavaşladığı ve en çok kirli kanın biriktiği bölgeler. İslam, kupa terapisinin ense çukuru ve bıngıldak hariç her noktadan uygulanabileceğini söylüyor.
Geçmişten bahsettikten sonra gelelim asıl soruya: Nedir bu kupa terapisi? Birçok rahatsızlığın iyileştirilmesinde ve tedavisinde kullanılan eski bir yöntem aslında. Hastalıktan kurtulma veya sağlığı koruma amacıyla atık maddelerin yoğun olarak toplandığı belli noktalardaki tıkanıklık, kılcal veya ince damarlardan kirli kanın alınmasıyla tedavi uygulanıyor. Kupa terapisi hemofili, hipertansiyon gibi kan hastalıkları, artrit dahil olmak üzere romatizmal rahatsızlıkları iyileştirmek için kullanılıyor. Farklı tür hastalıkları iyileştirmesi, uygulandığı akupunktur noktalarının değişkenliğinden ve vücudun tüm organlarına ulaşan kanın temizlenmesinden kaynaklanıyor.  Tedavinin iki şekli var. Halk arasında şişe/bardak çekmek olarak bilinen kuru kupa terapisi ve klasik şekliyle kan akıtılarak yapılan ve etki alanı daha geniş yaş kupa terapisi.
Üç gün boyunca sempozyuma davet edilen uzmanlar farklı ülkelerden gelmiş olsalar da hepsinin Müslüman kimliğiyle orada olmaları dikkat çekiciydi. Organizasyonun ev sahiplerinden Sade Hayat Derneği Başkanı Faruk Günindi, Müslüman olmayan doktorlara ulaştıklarını; ama olumlu cevap alamadıklarını ifade ediyor. Önümüzdeki seneler konuşmacı çeşitliliğinin artacağını söylüyor. Hindistan, Kuveyt, İngiltere, Filistin, Amerika gibi yerlerden gelen konuşmacılar, kupa terapisiyle ilgili ülkelerindeki yasal işleyişe örnek verdi; diyabet, cinsel fonksiyon bozuklukları, fibromiyalji gibi farklı sahalarda uyguladıkları anket, test, klinik çalışmalarını katılımcılarla paylaştı. Bir diğer ev sahibi, İngiltere Kupa Derneği’nden (BCS) Genel Sekreter Dr. Kaleem Ullah’tı. ‘Tıbb-ı Nebevi’ diye nitelediği kupa terapisi konusunda London King’s College’de yüksek lisansını yapan Dr. Ullah, bu sayede Hz. Peygamber’in (sas) sünnetini tıp literatürüne geçirecek. Çeşitli milletlerden 200’ün üzerinde öğrencisi olan Ullan’ın talebeleri arasında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun doktor eşi Sera Davutoğlu’nun yeğeni de var. Kupa terapisinin yaygın bilinen akapunktur tedavisine göre daha etkili olduğunu savunan Ullah’ın bu yöntemle ilk kez tanışması da hayli ilginç. Tıp fakültesine devam ederken aynı zamanda profesyonel futbol ve kriket sporlarıyla ilgilenen Kaleem Ullah’ın omuzunda bir ağrı başlar. Bu rahatsızlığı geçirmek için gitmedik doktor bırakmaz ama bir türlü acıdan kurtulamaz. Tanıdıklardan biri, “Bir de kupa terapisini dene, belki iyi gelir!” diyerek öneride bulunur. Bunun üzerine kupa terapisinden geçer ve kısa zamanda iyileşir. Ardından kupa terapisi üzerine araştırma yapmaya karar verir.
Sempozyumun konuşmacılarından Norveçli biyolog ve doktor Aydın Salih’in kupa terapisi konusundaki görüşleri net: “Kupa terapisini görmeyen bilmeyen doktor olamaz. İmkansız! Bu tıp bilgisinden daha önce benim de haberim yoktu. Eski âlimlerin kitaplarını okuyordum. Mesela İbn-i Sina, ‘Vücudun ağrısı gezen rüzgardan olur’ diyor. Ne rüzgarı dedim bu? Rüzgar dokuların veya organların içinde nasıl gezer? Kupa terapisini görünce anladım ki gerçekten öyle.” Bursa’da yaşayan Dr. Kasım Altıntaş da kupa terapisiyle birlikte alternatif tedaviler uygulayan bir uzman. Beş senedir akupunktur, fitoterapi (bitkilerle tedavi), refleksoloji (ayak masajı ile tedavi tekniği), homeopati (benzeri benzerle tedavi etmek anlamına gelen minimal doz ve minimal tekrarların kullanıldığı, kısaca alternatif tıbbın dahiliyesi denilen yöntem), bach çiçek terapisi (özellikle psikolojik problemlerde başvurulan tamamen çiçek özleri ile yapılan doğal bir tedavi tekniği), schussler tuzları terapisi (biyokimyasal mineral tuzların eksikliğini gidererek hastalıkları tedavi eden yöntem), ozon terapi, hipnoz, su-jok akupunkturu, sülük tedavisi gibi yöntemleri uyguluyor. Alternatif tıpla tanışması mecburi hizmetini yaptığı dönemde, halk doktorlarının şaşırtıcı tedavi başarılarını görünce gerçekleşiyor. Bu süreçte bitkilerle ilgilenmeye başlıyor. 1998’de doğal kristal taş tedavisiyle ilgilenir, aynı konuda hatırı sayılır araştırmalar yürütür. Bu yöntem yetersiz kalınca değişik (az önce sayılan) eğitimler alır. Altıntaş, uluslararası tıp çevrelerinde alternatif tıbbın önemsenen bir tedavi yöntemi olduğunu ifade ediyor. Ona göre, hastalar başvurdukları uzman doktorlarca bilinçli bir şekilde bu tedavilere yönlendiriliyor. Amerika’da birçok sağlık merkezinde alternatif tıp bölümü bulunuyor. İngiltere ve Almanya’da alternatif tedavilerin birçoğu sağlık sigortasının ödeme kapsamına giriyor. Almanya’da sülük tedavisi yapan yüzlerce klinik var. Hindistan’da homeopati klinikleri neredeyse her mahallede bulunuyor. Türkiye’deki durumun aksaklığına dikkat çeken Dr. Altıntaş, alternatif tedavilerin genellikle doktor olmayan kişilerce uygulandığını söylüyor. Ya da alternatif tedavi uygulayan kişi bildiği tek yöntemi her derde devaymış gibi lanse ettiğinden hastaların o yönteme olan güveni sarsılıyor. Altıntaş, son zamanlarda durumun değişmeye başladığını düşünse de hastaların kafasının hâlâ karışık olduğu kanısında. Altıntaş’ın kupa terapisiyle ilgili fikirleri diğer uzmanlardan farklı değil. Ona göre, vücudun bütün yükünü çeken bağ dokusunu boşaltabilen en önemli tekniklerden biri. Hem sağlıkta, hem de hastalıkta uygulanabilen bir yöntem. Sağlıklı bir hayatın kapılarını açıyor, kalitesini yükseltiyor. Bedenin bütün katmanlarına etki ederek vücudun işleyişini düzene sokabiliyor. Bir çok alternatif tıp tekniğinin öncesinde yapıldığında da ana tedavinin daha etkili olmasını ve daha hızlı cevap vermesini sağlıyor. Uygulanan bölgede mikro sirkülasyon artıyor, dolaşım rahatlıyor. Kan ve dokulardan toksinler atılıyor. Klinik çalışmalar ile ispatlanmış bir faydası da vücudun ürettiği tabii kortizonun artması. Bu da kupa terapisi sonrası ağrılı durumları azaltıyor hatta ağrıları yok ediyor. Vücuttan kan çıkması sebebiyle yeni kan üretme mekanizmaları harekete geçiyor.
Kupa terapisin bugün dünyanın ilgisini çekmesine bir sebep de sektör haline gelen, para tuzağına dönen modern tıp bilimine tepki. Öyle ki; altı ay ilaç tedavisi ve fizyoterapiyle gelinecek noktaya kupa terapisiyle 25 dakikada ulaşılabiliyor. Bu da devrin pazarlama tarzına uymuyor. Dr. Kasım Altıntaş bir hastasını anlatıyor. 27 yaşında iki yıllık evli bir delikanlı, iki kişinin kollarında muayehanesine getirilir. Genç adam konuşmakta bile zorluk çekiyordur. Askerlik sonrası vücudunun sol tarafı tamamen işlemez duruma gelmiş. Beraberinde poşetler dolusu tetkik ve kullandığı 11 çeşit ilacı da getirir. Altıntaş, hastanın tüm hikâyesini dinler, yapılmış tetkiklerin tümünü inceler. Komple ağız röntgeni dışında her inceleme tamdır. Son olarak onu da yaptırmasını ister. Ayrıca kullandığı tüm ilaçları bırakmasını ister. Aynı gün hastaya kupa terapisi uygular. Genç adam üç gün sonra tekrar gelir. Diş röntgeninde alt çene azı dişlerinin gömülü olduğunu farkeder. O günkü tedaviden sonra dişlerini çektirip gelmesini söyler. Delikanlı 20 gün sonra tekrar geldiğinde kendi başına yürüyordur. Dişlerini çektirdikten sonra her geçen gün daha iyi olduğunu söyler. Akupunktur ve kupa terepisinden  sonra tamamen kendisine gelir ve iyileşir. Tarla ve bahçe işlerini tek başına yapar hale gelir.
Uzmanlar, bazen tek başına bazen tamamlayıcı yöntem niteliğinde kupa terapisinin hastalıklara çare olduğuna hemfikir. Bunun yanında bu şekilde iyileşen kişilerin dilinden düşmeyen bir gerçek daha var; ‘açlık’ diye tanımladıkları az ve doğal yeme. Barihuda Tanrıkorur’un ağabeyi Trevor Moo, kız kardeşindeki değişikleri farkedince merakından İstanbul’a gelir. Kupa terapisine girmek, sülük tedavisi olmak ister. Aslında teşhis konulmuş bir hastalığı yoktur. Çin menşeili olduğu için alternatif tedavileri önemser. Trevor Moo, beslenme biçimini sağlığından ayrı tutmuyor. Günde yalnızca bir öğün yiyor ve vejeteryan. Kafein içeren hiç birşeyi ağzına almıyor. Sadece organik besinlerle hayatına devem ediyor. Babası aynı biçimde beslenerek 90 yaşına kadar hayatta kalmış. Trevor Moo, Barihuda Hanım’ın da aynı hayat tarzını benimsediğini anlatıyor. Ama kupa terapisinden sonra daha da güçlendiğini hem zihinsel hem de fiziksel bir değişim geçirdiğini ifade ediyor. Barihuda Hanım’ın Amerika’daki doktoru kupa terapisinden önce ve sonrasında ona kan testi yapar. Doktor, kandaki değişim karşısında çok şaşırır. Kan o kadar temizdir ki adeta başka birine ait gibidir.
Dr. Altıntaş, homeopatinin kurucusu Hahnemann’ın sözlerinden örnek vererek ‘açlık’ın önemini açıklıyor; “Hastalıklarımızın sebebi ya yediklerimiz, ya içtiklerimiz ya da günahlarımızdır.” Herşeye rağmen kupa terapisinden verim alabilmek için açlığın elzem olduğu görüşünde değil.
72 yaşındaki Seyhan Kuzgun da kupa terapisiyle sağlığına kavuşmuş biri. 25 sene önce bir ansiklopedide kupa terapisinin faydalarını okur. Sonra depresyon ve ayaklarındaki ağrılar için uzun zaman kupa terapisti arar. Taki beş yıl önceye dek. Kuzgun, on santimlik kaldırım üzerine çıkmakta, sokağa inmekte zorlanırken şimdi enerjisiyle gençleri geçeceğini savunuyor. Amcasının kızını kalp, ağabeyini prostat ameliyatından son anda vazgeçirmiş. Kupa terapisi ve beslenme şekillerini değiştirdikten sonra iyileşmişler. Kuzgun, “Hayatta dışarıdan yemek yemem, hazır gıda almam!” diyecek kadar hassas.
Sempozyumda fibromiyalji tanılı 40 hastaya kupa terapisi uygulayıp, 35’inin ağrılarının azaldığına dair araştırma sonucunu sunan hemşire Nuray Karpuzcu’nun kupa terapisiyle tanışması ilgi çekici. Kronik yorgunluğuna çare bulmak için araştırır, yabancı kaynaklardan okumalar yapar. Kupa terapisini keşfeder. Tedavinin hemen ardından gözünden altı yedi kat perde kalkmış hissiyle ayağa kalktığını söylüyor. Daha sonra 15 yıl sürdürdüğü yoğun bakım hemşireliğini bırakır ve kupa terapisi öğrenmeye karar verir. Herkesin kendi gibi iyileşmesini ister. İngiltere’den gelen uzman doktorlardan eğitim alır. Karpuzcu, kupa terapisinin mutlaka bir hekim veya sağlık personelince uygulanması gerektiğinin altını çiziyor. Işte bu sebeple bir kez daha kupa terapisinin yasal düzenlemeyle hastanlere ve kliniklere girmesinden yana.



HACAMAT TEDAVİSİ NEDEN YASAKLANMIŞTIR 
peygamber efendimizin unutulan sünneti olan hacamat ve sülük tedavisine  neden yasaklar getirilmiş halkın unutması  sağlanmıştır
hacamat tedavisi bugün dünyanın ilgisini çekmesine bir sebep de sektör haline gelen, para tuzağına dönen modern tıp bilimine tepki. öyle ki; altı ay ilaç tedavisi ve fizyoterapiyle gelinecek noktaya hacamat tedavisi 25 dakikada ulaşılabiliyor. bu da devrin pazarlama tarzına uymuyor.
sahibi yahudi olan ilaç firması eczacıbaşı ismet inönü'ye gider ve derki. 'hacamat olduğu müddetce biz ilaç satamayız. o yıllarda 1940-50 yılları ilaç firmalarının devleşmeye hızla büyümeye başladığı dönemdir. ve ismet inönü hacamat yapana ve yaptırana zorluk çıkartır.bu şekilde taaaaa günümüze kadar gelir
eski sufi dervişi ve aynı zamanda veziri azamlık yapmış idareci, ve aynı zamanda dünyanın en büyük hekimlerinin önünde saygı ile eğildiği büyük hekim ibni sina hazretlerinin el kanun fit tıb (tıbbın kanunu) adlı eserinin hikayesini anlatalım.
bu eserin orijinali şu an fransa parisde bir müzede bulunmakta ve türkiye bu malını isteyip istemediğini bilmiyoruz. bu son derece değerli kitap nasıl olduda parise gitti derseniz onu da anlatalım.
islam'a düşmalığını herkesin bildiği ezanı muhammedi' nin bir süreliğine 'türkçe' okunmasına zorlayan ismet inönü eski osmanlı eserlerine de tahammülü yoktur. ismet inönü emri ile bu eserler arasında ayrım yapmadan bir hamal aracılığı ile toplatılır ve çok değerli eski kitaplar yok edilmesi ve haliç e atılması için bir hamala teslim edilir. zira direk olarak o zamanda devlet eli ile bu işi yapmaktan çekinirler. hani duyulursa görülürse yanlışlık oldu vs diyecekler.
hamal at arabasına eski yazı osmanlı eserleri yükler ve eserleri haliç e doğru atmaya giderken fransız sefiri (elçisi) neyin atıldığını daha önceden haber aldığı için gizliden hamaldan bu kitapları cüzi bir paraya satın alır. ve kitapları derhal fransaya göndertir. el kanun fit tıb adlı eserde bu kitaplar arasındadır bu nedenle bu değerli eser şu an selimiye veya ragıp paşa kütüphanesinde değil fransa bilmem ne müzesindedir.
siyaset dehası abdulhamid han ın zamanında sağlık mektebleri açıp hacamatçı yetiştirmeye çalıştı. abdulhamid hanın bu hamlesine karşı hacamata karşı olanlar berberlerin eline jileti verip usule aykırı ve kişilerin hayatatına malolacak bilerek yapılan yanlış uygulamalarla insanların hacamat sünnetinin faydasız olduğuna inandırılmaları ve dedikodulara yol açacak uygulamalar yapılmıştır. Berberlerde belli günlerde hacamat yapmaya başladılar.( o zaman internet yada cep telefonu yokki arkadaşına mesaj atıp şu berber hacamatı bilerek yanlış yapmış diyesin vs vs... )
sağlık sorunlarına çözüm bulamayanlar peygamber efendimiz'in sünneti 'hacamat'a yöneliyor. hastalıklarından kurtulamayanlar çareyi hacamat yaptırmakta buldu.
hacamatın ve hacamat ile tedavinin tanıtımı açısından halkımızın; hatta ve hatta hakkında 80 den fazla hadisi şerif olmasına rağmen hacamat nedir duymayan diyanet hocalarının bilmesi ve tanıması açısında çok müsbet bir davranış.
kimse daha 2 yıl öncesine kadar hacamat nedir bilemez durumda idi. geçmiş haberlerde bu konu ile tek bir gazete küpürü dahi yok!! daha 2 yıl kadar öncesine kadar bir çok medya kuruluşunun hacamat telafuzundan bile çekindiği çok değerli bir konuyu dile getirdi. hacamatın kısa zamanda ne kadar önemli olduğunun anlaşılacağına hacamat hakkında bu ve buna benzer müsbet haberlerin çığ gibi büyüyeceğini çok kısa zamanda tahmin edebiliyorum.
büyük hekim ibni sina hazretlerinin abd tıp fakultelerinde ders kitabı olarak okutulan fakat sağlık bakanlığının adını bile telafuz etmekten çekindiği el kanun fit tıb (tıbbın kanunu) adlı eserde de hacamat yaptırmanın faydaları sayılamayacak kadar övülmüştür.
alternatif tıpta geniş bir yere sahip olan ve binlerce yıldır bir tedavi yöntemi olarak kullanılan ‘hacamattedavisi ve sülük tedavisi hastalara şifa dağıtıyor.
hacamat, islam ülkelerinde yaygın olmasının yanısıra, almanya, avustralya, kanada, malezya ve çin gibi ülkelerde de kullanılan alternatif tıpta büyük bir öneme sahip.yabancı ülkelerde kullanılmasına ve bilim adamları tarafından da hacamatın şifa özelliği taşıdığı ispatlanmasına rağmen, ülkemizde yasak olması ise akıllarda soru işaretleri bırakıyor.
hacamat tedavisinin en yaygın olduğu yer medine’dir. burada ‘hacamat’ yöntemiyle tedavi uygulayan birçok merkez bulunuyor. medineliler herhangi bir rahatsızlık durumunda bu merkezlere hacamat yaptırarak şifa buluyorlar. bu tedavi merkezlerinin sahipleri arasında türk olanlar da var. Fakat türkiye’de 5000 yıldan bu yana uygulanan ve 1400 yıl öncede peygamber efendimizin sünnet olarak tavsiye ettiği hacamat tedavisi ve sülük tedavisi sağlık bakanlığı tarafından tanınmadığından ne tıp fakültelerinde diğer ülkelerdeki gibi ders olarak okutulmadığından doktorlar (bilmemekte hacamat ve sülük tedavisini doktorunuza sorduğunuzda o da neymiş, daha önce hiç duymadım ,inanmam öyle şeylere diyen doktorlara ne yazikki  bizzat şahit oldum) nede halkımız hacamat tedavisi ve sülük tedavisini bilmediklerinden günümüze kadar peygamberimizin unutulmuş sünneti olarak gelmiş Yahudilerin ilaç firmalarının zenginliği için hiçbir yan etkisi olmayan hacamat tedavisi ve sülük tedavisi yasaklar ve günler getirilerek insanlığın unutması sağlanmıştır.sanırım peygamberimizin  hastalıklara şifa için miraçta indirilen sünnet olarak bildirilen bu tedavileri çoçuklarımız ve ilerdeki nesiller gittikçe unutacaktır.
Bir hadis-i Şerifde Peygamber Efendimiz(s.a.v) buyuruyorki; ‘Sizin tedavi olmak için başvuracağınız en iyi çare sülük ve Hacamattır’ (Nesei  

Hacamat (Kupa Terapi) Kimlere Uygulanmaz

Hacamat Uygulamasının Sakıncalı Oldugu Kişiler:
Tansiyonu Düşük Olanlar
Trombosit Eksikliği Olanlar
Kanser Tedavisi (Kemoterapi) Görenler
Gebe Bayanlar
Çok  Korkanlar
Hacamata Rızası Olmayan,Kabullenip İnanmayanlar

Hacamat Uygulanması Sakıncalı Olan Durumlar:
  • Hacamat, yanık, egzama, varis yarası ve diğer yaraların, benlerin,vitiligonun üzerine yapılmaz.
  • Eskiden oluşmuş katarakta ve göz ameliyatından sonra kafa arkasına, ense çukurunun altına ve kulak arkasına özel durumlar hariç, hacamat yapılmaz.
  • Organ nakli geçirenlere, diyaliz ve hemofili hastalarına hacamat yapılmaz.
  • İki çukurdan yani ense çukuru ve bıngıldaktan, hacamat yapılmaz. Yapılırsa, unutkanlığa hatta deliliğe sebep olabilir.
  • Kişi ilk defa hacamat yaptıracaksa, banyodan hemen sonra yapılmaz, iki saat beklemek gerekir. Kanı koyu ve yapışkan olanlara banyodan hemen sonra hacamat yapılır.
  • Adetli kadınlara da şu iki sebepten dolayı hacamat yapılmaz. 1- Abdestsiz olduğu için, 2- Hacamat adet kanamasını durdurur, kanamayla atılamayan kan, rahimde tıkanıklıklar oluşturabilir.

Hacamatın Genel Faydaları
Hacamat her şeyden önce bir kan verme eylemi olduğundan kan vermenin tıbbi faydaları başlığında bütün faydalara haizdir.
Hacamat kanserden kısırlığa kadar birçok hastalığa karşı hem koruyucu hem de tedavi edici özelliğe sahiptir.
► Baştan hacamat olmak; delilik, cüz zam, gece körlüğü, alaca, baş ağrısı, diş, göz, kulak gibi hastalıklara ve daha birçok hastalığa şifadır.
► Hacamat bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır. 
► Kırmızı kan hücrelerini (alyuvarları) büyüten kanı katılaştıran, dolaşımı bozan fazla asitleri hacamatla vücuttan dışarı atabiliriz.
► Kan ve dokulardaki gaz ve toksinleri atar.
► Ödemleri çözer.
► Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır.
► Kan üretimi ile görevli organları uyarır.
► Beyin fonksiyonlarını canlandırır. 
► Ağrıları giderir.
► Hastalıkları önler.
► Bel, boyun fıtığı, eklem ağrıları, karaciğer, kalp hastalıkları, psikolojik hastalıkların ve bunun gibi tüm hastalıkların tedavisinde yardımcı olur.
► Göze canlılık verir, gözün görme kabiliyetini artırır. Başından hacamat olan bir insan bunu hemen fark eder. Çünkü hacamatın etkisi hemen zuhur eder.
► Unutkanlık ve dikkat eksikliği olanlar; okuduğunu zor anlayanlar için kafadan hacamat (Kupa terapisi – Cupping Therapy) çok faydalıdır. Hacamat ezber kuvvetini artırır.
► Metabolizmayı düzenleyerek bağışıklık sistemini güçlendirir. Hacamat yaptıranlar daha az hastalıklara yakalanır, daha sağlıklı ve daha dinç görünüme sahip olurlar.
► Vücuda canlılık ve enerji verdiğinden dolayı cilt ve vücut daha genç görünür.
► Değişik nedenlerden dolayı vücudun belli noktalarında biriken toksinler dışarı alındığında vücudun bio-elektrik enerji si ve aura sı yoğunlaşır. Buda daha az uyku ve daha dinç yaşam demektir.
► Akciğer tarafından yeterince temizlenemeyen kan zamanla daha koyu hal alır, kılcal damarları tıkamaya neden olur. Hacamatla bu toksik maddeler arındırılarak organlar daha düzenli çalışmaya başlar.
► Tansiyon, Migren, bel fıtığı, pisikolojik hastalıklar, depresyon, düşük yaşam enerjisi (Qi) eklem ve romatizma ağrıları için bir çok ilaçtan daha tesirli olup ilaçlar gibi hiç bir yan etkisi de yoktur.
► Hacamat yaptıranların analitik düşünme yetenekleri artar, hızlı ve doğru karar alma yetenekleri gelişir.
► Sağ ve sol beyin lobları daha etkin ve dengeli kullanılmaya başlanır.
► Çocuklarda ve gençlerde hacamat daha dengeli bir ergenlik, geçirmelerine yardımcı olur.
► Lenfatik sistemi (mikroplarla savaşan lenf sistemini) harekete geçirir.
► Daha hacamat yaptırmaya başlar başlamaz beyin ağrı kesici etkiye sahip endorfin salgılamaya başlar.
► Depresyona maruz, psikolojik rahatsızlıkları olanlar, histeri, uykusuzluk, ankesiyete, ilaç bağımlılarını hacamatla başarıyla tedavi etmek mümkündür.
► Ağrı eşiği düşük olanlar için çok faydalıdır.
► Hacamat yaptıranların bağışıklık sistemi hastalıklara karşı daha dirençli olur. Ve Düzenli Hacamat yaptıranlar kolay grip ve soğuk algınlığına yakalanmaz.
► Yüksek kan basıncını düşürücü ve dolaşımı düzenleyici etkisi vardır. Deri üzerinde atıl durumda ki kan ve damarları çevresindeki pleksus lifleri uyarılmak sureti ile ve tıkanıklığa sebebiyet veren jöle kıvamındaki damarda dolaşmayan atıl maddelerin temizlenmesi ile dolaşımı düzenleyici etkisi vardır.
► Hipofiz bezini uyarmak sureti ile yapılan hacamat görevi hormonların salgılamasını kontrol eden bu bezeyi daha etkin hale getirir. Aşırı kilo başta olmak üzere bir çok hormonlarla alakalı konularda çok tesirlidir.
►Şeytanın vesveselerine karşı kalbin arkasından yapılan hacamat çok faydalıdır. 50 senelik kökleşmiş büyünün, kalp karşısından yapılan hacamatla kaldırıldığı rivayeti vardır. Çift uzuvlarda hacamat faydalıdır. (İki diz, iki ayak gibi…) Kansızlık, şeker ve kan hastalıklarından birisi bulunan kişiler usta bir hacamatçıya en uygun yerden hacamat olunmalı… Bir insan bünyesine, dayanıklılığına ve vücudunun kan oranının azlığına yada çokluğuna göre 1 yerinden, 4 yerine kadar aynı anda hacamat olabilir.  

Hacamat yeniden keşfediliyor

                                                                                                                GERİ


Peygamber Efendimiz’in sünneti ‘hacamat’a itibarı iade ediliyor. Hastalıklarından kurtulamayanlar çareyi hacamat yaptırmakta buldu. Özellikle Batı’da bu tedavinin yapıldığı merkez sayısı her geçen gün artıyor. Peki hacamat nedir, hangi hastalıkları tedavi eder?
Çağımız insanının en büyük sorunlarından biri hastalıklardan kurtulamaması… Bu da insanları modern tıbbın dışında tedavi yöntemlerine sevk ediyor. Bunlar içinde en çok ilgi gören ve her geçen gün dünya tıp çevrelerince de tavsiye edilense ‘kupa terapisi’, İslam literatüründeki adıyla ‘hacamat’. Öyle ki, temmuz ayında, NHI Doğal Sağlık Enstitüsü ve Sade Hayat derneğinin girişimleriyle İstanbul’da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katılımıyla ‘Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumu’ bile düzenlendi.
Kısacası; geçmişi insanlık tarihi kadar eski kupa terapisi (hacamat) tedavisinin itibarı iade ediliyor. Hacamat, Peygamber Efendimiz (sas)’in de uyguladığı, ümmetine de pek çok kez tavsiye ettiği bir tedavi yöntemi. Uzmanlara göre, iyileştirmediği bir hastalık yok. Peki nedir bu kupa terapisi (hacamat), nasıl yapılır, faydaları nedir?
Vücut yeniden doğmuş bebek gibi…
Kupa terapisi, yaş ve kuru olmak üzere ikiye ayrılıyor. Kuru olanı, ağrıyan bölgeye bardak/şişe çekme işlemine deniyor. O daha çok vücutta masaj etkisi yapıyor. Peygamber Efendimiz’in hadis-i şerifinde “Tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı hacamattır.” diye önemini vurguladığı vücuttan kan akıtılarak yapılan işlem ‘yaş’ olanı. Uygulama alanı daha fazla ve daha çok hastalığı tedavi ediyor. Çünkü işlem vücutta sağlığı koruma amacıyla atık maddelerin biriktiği belli noktalardaki tıkanıklık, kılcal veya ince damarlardan kirli kanın akıtılmasını sağlıyor. Hastalıklara sebebiyet veren bu kanlar atılıyor ve vücut işlemini yeni doğmuş bir çocuğunki gibi yerine getiriyor.
Hipokrat kupa terapisini savunuyor
Tedavinin geçmişi de hayli eski… Bu noktada bilgiyi Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumunu düzenleyenlerden Sade Hayat Derneği Başkanı Faruk Günindi’den öğreniyoruz.
Kupa terapisi 5 bin yıldır dünyanın pek çok yerinde uygulanan bir tedavi şekli. Modern tıbbın babası Hipokrat bile tedaviyi anlatmış. Tedavinin Müslümanlar içinse ayrı bir yeri var. Çünkü, insanlığa 5 vakit namazın hediye gönderildiği Miraç’ta, Peygamber Efendimiz’e melekler, kupa terapisini tavsiye ediyor. Efendimiz (sas) bu olayı hadis-i şerifinde şöyle buyurur: “Miraç’tan inerken hangi melek cemaatine rastlasam, ‘Ey Muhammed! Ümmetine hacamat olmalarını emret’ dediler.”
Hadislerde hacamata dair her bilgi var
Hacamat ile hadis-i şerifler bunlarla sınırlı değil. Hadislerde, hacamatın nerelerden ve hangi tarihlerde yapılması gerektiğine kadar ayrıntılı bilgi yer alıyor. “Kafa hacamatı yaptırmak 7 derde şifadır: Cinnet, baş ağrısı, cüzam, maraz, uyuklama, diş ağrısı, baş dönmesi.” hadis-i şerifi buna örnek. Şu anda İslam dünyası, tedaviyi, bu hadisler doğrultusunda uyguluyor. C-7 diye adlandırılan omuz, baş, kürek kemikleri ve kalp hizası, bel ve kuyruk sokumu, ayak bileklerini kapsayan bu noktalar, bugün dünyadaki bilim adamlarının da kupa terapisi için tavsiye ettiği yerler. Çünkü bu 7 bölge, vücutta atıkların toplandığı yerler ve hastalıklar bu noktalarda kendini belli ediyor.
Faruk Günindi, bu C-7 bölgenin dışında da terapi uygulanabileceğini söylüyor ama bazı bölgeler hariç. Mesela kafa çukuru. Uygulanırlığı 20. yüzyılda azalan ancak son birkaç yıldır tekrar gündeme gelen bu tedaviye dair günümüzde yapılmış tek akademik araştırma İngiltere Kupa Derneği’nin Genel Sekreteri Dr. Kaleem Ullah’a ait. Faruk Günindi’nin anlattığına göre, Kaleemullah’ın araştırmaya başlama hikâyesi ilginç. İngiltere’de tıp fakültesinde öğrenci olduğu yıllarda omuzunda bir ağrı başlar Ullah’ın. Okuduğu okuldaki pek çok profesörün kapısını çalar şifa bulmak için. ama nafile. Bir gün ev arkadaşı, “Sen doktor adayısın böyle şeylere karşı çıkarsın ama sana bir şey önereceğim. Bence hacamat ol.” der. O da arkadaşının tahmin ettiği gibi karşı çıkar hacamata, fakat yine de yaptırır ve ağrısı geçer. Tedavi karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen Ullah durumu hocalarına anlatır. Ve okuduğu bölümün başkanı, yüksek lisansını bu alanda yapmasını tavsiye eder. Böylece, konuya dair ilk akademik araştırma ortaya çıkar. Ullah, araştırma yapmakla kalmaz ve tedavi merkezleri açar.
Tedavinin faydaları kanıtlanmalı
Tedavinin Türkiye’de yayılmasını sağlayan ve modern öğelerle birleştirip üzerine araştırmalar yapan kişiyse Norveçli doktor Aidin Salih. Aidin Hanım, Türkiye’de bu alanda pek çok uzman yetiştiren biri. Tedaviye dair bir kitabı da var: Gerçek Tıp. Müslümanlığı bile İbn-i Sina’nın kitabında okuduğu ‘hacamat tedavisi’ sayesinde seçiyor. Aidin Hanım, tedavi için oldukça net fikirlere sahip. “Günümüzde iki yaşındaki çocuğa dahi hacamat uygulanmalı.” diyor. Nedenini ise şöyle açıklıyor: “Bütün hastalıklar beslenme şeklimize bakıyor. Modern çağda da insanların ne yiyip ne içtikleri belli değil ve konsantre-hazır gıda tüketimi oldukça fazla. Haliyle vücut daha çok kirleniyor ve daha çok hastalık ortaya çıkıyor. İlaçlar da vücuttaki bu kiri temizlemiyor. Hacamatın önemi, kirlenen vücudu kan alarak temizlemesinden geliyor.”
Bursa’da kupa terapisi uygulayan hekimlerden Orhan Ali de, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş. Kupa terapisiyle sırt ağrısından kurtulmak için tanışmış ve nasıl yapıldığını öğrenmiş. Ona göre, kupa terapisi modern tıbbın çare olamadığı hastalıkların çaresi. Çünkü, ilaçlar sadece hastalığı dindiriyor. Ama kupa tedavisinde hastalıkların sebebini ortadan kaldırıyorsun. Çünkü kupa ile alınan kan vücudun bütün yükünü çeken bağ dokusunu boşaltıyor ve yeni kan üretme mekanizmaları harekete geçiyor.
Kupa sempozyumunda 40 kişi üzerinde yaptığı araştırmalarla, terapinin ağrıya etkisini araştıran hemşire Nuray Sağırlı ise tedavinin öneminden çok, bunu kanıtlayacak imkânların olmadığına değiniyor. Sağırlı, “Artık modern tıppın kupa terapisini görmezden gelmemesi gerek. Çünkü onlar görmese de hastalıklarına şifa bulmak isteyenler eninde sonunda yolunu bu tedaviyle kesiştirecek.” diyor.
Neyi tedavi eder
Kanser, kısırlık, diyabet, yumuşak doku romatizması, felç, fibromiyoloji, gut, doğum lekeleri, karpal tünel sendromu, osteoporoz, sırt ağrısı, diğer ağrılar, kronik yorgunluk, gerginlik, zona, hıçkırık, romatoit artrit, nörodermatit, kronik astım ve bronşit, zatürre, kurdeşen, kabızlık, hemoroit, yüz spazmı, akut yüz felci, lezyonlar, öksürük, meme iltihabı, deri iltihabı, sedef, hipertansiyon, egzama, şizofren… vb.
Kupa terapisi için dikkat edilmesi gereken kurallar
Tedavinin İslam’a göre, bir uygulama adabı var. Mesela, tedavi hicri ayın 17., 19., 21. günlerinde yapılır. Çarşamba, cuma ve cumartesi günleri uygulanmaz. Özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında daha çok faydası vardır. Terapi uygulanacağı gün hastanın, kanı sulandırıcı gıdalar tüketmemesi gerekir. Ayrıca tedaviyi yapan ve yaptıranın abdestli olması lazım. Tedavi öncesi ve sonrasında bir şey yenmemesi gerekir.
Mehmet Kartallı (44 yaşında, ziraat mühendisi): Sırt ağrım için yaptırdım. İlk günde geçti. Vücudumdan 50 kilo ağırlığı atmış gibi hissettim. İnanın bu kadar fark edeceğini tahmin etmemiştim. Uykularımda da dinlenmeye başladım. Benden sonra ailede herkes hacamat oldu. Özellikle kızlarım memnun kaldı, çünkü sivilceleri geçti.
Halime Ulucan (37 yaşında, ev hanımı): Kalp kapağımdan doğuştan rahatsızdım. Nefes almakta zorlanıyordum. Bir yerden bir yere gitmek işkenceydi benim için. Bir de şiddetli migrenim vardı, 2 saatte bir hap alıyordum. Tedavinin ardından migren ağrılarım geçti. Hap kullanmıyorum ve nefes almam kolaylaştı.
Nafiye Hepgezerim (35 yaşında ev hanımı): Psikolojik sorunlarım vardı. Uzun yıllardır depresyon ilaçları kullanıyordum. Ve hep uyuyordum. Hacamat mutlu olmamı sağladı. Rahatladım, her şeyi dert etmemeye başladım.
Nurten Çarkçı (56 yaşında diş hekimi): Mesleğim gereği hep ayakta durmak zorundayım. Ve ayak bileklerim çok ağrıyordu bu yüzden. Bileğimi dairesel hareketler yaparak geçici olarak rahatlatmaya çalışıyordum. İlaçlarsa ağrıyı kesiyor, etkisi geçince yeniden başlıyordu. Bel, diz, bilek hacamatlarından sonra hareket ederken ağrı çekmemeye başladım.
Bilinen faydaları
  • Kılcal damarlardaki tıkanıklığı açar.
  • Kan ve dokulardaki gaz ve toksinlerin atılmasını sağlar.
  • Kaslardaki sertliği ve ödemi çözer.
  • Kan üretiminden sorumlu organları (kemik iliği, karaciğer, dalak) uyarır.
  • Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır.
  • Ağrıları giderir, hastalıkları önler.
  • Bel tutulması, eklem ağrısı, baş ağrısı, bel-boyun fıtığı ve kireçlenmeye bağlı ağrıları giderir.
  • Kaygı bozukluğu, depresyon ve korkulara karşı etkilidir.
  • Dalak ve karaciğer hastalıklarını tedavi eder.
  • Tansiyonun dengelemesine yardımcı olur.
  • Zehirlenmeye karşı etkilidir.
  • Büyü ve sihire karşı etkilidir.
  • Aklı, hafızayı ve anlayışı artırır.
  • Migreni giderir.
  • Çıban, sivilce, kist ve tümöre iyi gelir.

  • Enerji ve key (canlılık) yollarındaki akımı düzenler.
  • Kan damarlarının tıkanmasını önler.
  • Dikkati artırır.   


  • KUPA TERAPİSİ TARİHÇESİ       Geri
    Eski Zamanlar
    Kupa Terapisi 5000 yıldan fazla süredir dünya genelinde yaygın bir biçimde, birçok kültürün halk tedavilerinde önemli bir rol oynamıştır. Bu kadim bilgi Eski Mısırlılar'dan Yunanlılar'a ve Romalılar'a taşındı. Kupa Terapisinin İslam Tıbbı'ndaki adıyla hacamatın, Çin'de milattan önce 3.yüzyıla kadar uzanan bir geçmişi vardır.
    Kupa Terapisi Ortadoğu kültürünün binlerce yıllık bir parçasıdır. Hipokrat'ın (M.Ö. 400) Kupa Terapisi hakkında milatan önce yazılmış ayrıntılı yazıları mevcuttur. Tarihin en eski tıp metinleri olan Antik Mısır'a ait Ebers Papirüsleri ile (M.Ö. 1550) olduğunu ifade etmektedir.
    Yakın Zamanlarda
    1860 sonlarında birçok hastalık için Avrupalı ve Amerikalı doktor ve cerrahlar Kupa Terapisi uygulamak üzere işe alınıyorlardı. 18. ve 19. yüzyıllarda İngiliz halkı ilkbahar ve sonbahar aylarında hastahanelere Kupa Terapisi yaptırmak için gidiyorlardı. Ancak uygulama 20. yüzyılın başlarında artık kademeli olarak ortadan kayboldu ve nadir görülür bir hale geldi.
    Günümüz
    Bugün, Kupa Terapisi doktorlar tarafından genel olarak bilinmiyor olsa da birçok insan hastalıkları için aromaterapi, refleksoloji, çiropratik, osteopati, masaj veya akupuntur gibi gittikçe popüler hale gelen alternatif tedaviler arıyorlar. İngiltere'de her üç kişiden biri, Amerika'da ise toplumun %35'inden fazlası bu tip alternatif tedavileri tercih ediyorlar.
    Almanya'da 1987 ile 1992 yılları arasında kronik poliartrit hastalarında Kupa Terapisini denediler, ABD'deki tıp fakültelerinin %60'ında Tamamlayıcı Tıbbın bir parçası olarak Kupa Terapisi eğitimi verilmeye başlandı. Kan alarak yapılan Kupa Terapisi modern tıbbın dünyada en saygın iki merkezi olan Harvard Tıp Fakültesinde ve John Hopkins Tıp Merkezinde uygulanmaktadır.
    İslam'da Kupa Terapisi (Hacamat)
    Arapçada Kupa Terapisi El-Hicame olarak adlandırılır. 'El Hicame' kelimesi, emmek, çekmek ve hacmin/vücudun doğal haline döndürülmesi anlamında kullanılır.
    İslam Tıbbı'nda özellikle miraç hadisesine kadar sahabeler bu eski tıp usulünü terk etmişlerdi. Fakat miraçta Resulullah Muhammed (s.a.v.)'e her melek topluluğunun hacamatı ümmete tavsiye edişi, zehirlenme ve büyü vakalarında Cebrail (a.s.)'in ısrarla hacamatı tavsiye etmesi, mübarek ayağı burkulduğunda ilk olarak hacamata başvurulmuş olması, mukaddes başı ve beli ağrıdığında hemen hacamat yaptırmaları bu tedavinin en kuvvetli İslam Tıbbı uygulaması olmasını sağlamıştır.
    Enes (r.a.)'dan rivayet edilir ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.) : "Kendisi ile tedavi olduklarınızın en mükemmeli hacamat ve zencefildir." buyurmuştur
                           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder